Yazar

Lingusta

Browsing

password (isim) Şifre, parola You must choose a password which is four to eight characters length. (Dört ila sekiz karakter uzunluğunda bir şifre seçmeniz gerekiyor.) Don’t forget soldier, the password is “bright star”. (Sakın unutma asker, parola “parlak yıldız”) For your safety, please never share your credit card informations or your password with anyone. (Kendi güvenliğiniz için kredi kartı bilgilerinizi ve kredi kartı şifrenizi asla bir başkasıyla paylaşmayın.) My computer password is my birth day…

oral (sıfat – isim) Ağız, ağızdan söylenen, sözel When Andy gets sick, his doctor always gives him oral medicine because he is afraid of syringe. (Andy hasta olduğunda doktoru ona ağız yoluyla alınan ilaçlar veriyor çünkü o iğneden çok korkuyor.) My uncle is an orthodontist. His job is to ensure the oral health of people. (Amcam bir ortodontisttir. Onun işi insanların ağız sağlığını sağlamaktır.) Şifahi, sözlü yapılan, sözel Frank made an oral agreement and now…

GM (Good Morning) (ünlem) Günaydın, iyi Sabahlar Good morning Mr. Brown, did you sleep well last nigth? (Günaydın Bay Brown, dün gece iyi uyuyabildiniz mi?) She text me “gm” but I didn’t understand it. I researched it and realized that it means “good morning”. (O bana “gm” diye mesaj attığında ne demek istediğini anlamadım ve araştırdım. Ve görünen o ki “Günaydın” demekmiş.) Good morning my dear friend, were you sleeping? (Günaydın sevgili arkadaşım, hala uyuyor…

flu (isim) Grip, influenza, soğuk algınlığı My sister is very hot and has a runny nose, I assume she has flu. (Kız kardeşimin ateşi var ve burnu akıyor, sanırım grip olmuş.) Coronavirus is so similar with the flu virus but there are some differences between them. (Koronavirüs influenzaya çok benziyor ama aralarında bazı farklar var.) Flu is a very contagious disease. For example Tom in my son’s class has infected the rest of the class…

fail (fiil) Başarısız olmak, başarısızlığa uğramak, becerememek Unfortunately, I have failed in this project because of the language barrier. (Maalesef dil bariyerinden dolayı bu projede başarısız oldum.) It seems to me she will fail in this class unless she works hard. (Bana öyle geliyor ki eğer çok çalışmazsa bu derste başarısızlığa uğrayacak.) We have to get to a gas station as soon as possible because we will fail to reach it after a few of…

remove (fiil) Kaldırmak, sökmek, çıkarmak Dylan removed his jacket and put it on the couch. (Dylan ceketini çıkartıp koltuğa koydu.) You should carefully remove your bandage. (Sargını yavaşça çıkarmalısın.) She yelled him to remove his hand. (Elini kaldırması için bağırdı.) Ortadan kaldırmak, sona erdirmek Please clean the kitchen after you remove the plants. (Lütfen bitkileri ortadan kaldırdıktan sonra mutfağı temizle.) The show was removed after last night’s episode. (Dün geceki bölümden sonra dizi sona erdirildi.)…

idol (isim) Çok sevilen kimse, idol Brad Pitt is my idol since the films like Fight Club and Troy. (Brad Pitt, Fight Club ve Troy gibi filmlerden bu yana benim idolümdür.) K-Pop artists became idols for millions of teenagers in the last couple of years. (K-Pop sanatçıları son birkaç yılda milyonlarca gencin idolü haline geldi.) The Joker is a villain but probably he is the idol of more people than Batman. (Joker kötü bir karakter…

Zaman kavramı olmadan yaşamak ne kadar zorsa konuşmak da bir hayli zordur. Tüm dillerde zamanı belirten belli başlı ekler, kelimeler, haller vardır. Bunlar olmasa, örneğin “ben” ve “gelmek” kelimelerinden anlamlı bir cümle oluşturmak istediğimizde “Ben gelmek.” İfadesi eylemin geçmişte mi, şimdi mi yoksa gelecekte mi yapılacağına dair bir ipucu vermez. Bu da bir anlam karışıklığına yol açarak iletişimin önüne geçer. Dolayısı ile tıpkı anadilimizde ve diğer bütün dillerde olduğu gibi “zamanlar” İngilizcenin de temelini oluşturur.…

ex (isim) Eski sevgili My ex called me but I didn’t answer it. (Eski sevgilim beni aradı fakat ben telefonu açmadım.) I saw my ex with a new guy, and she saw me as well. (Eski sevgilimi yanında biriyle gördüm, o da beni gördü.) ex (ön ek) Eski, önceki, sabık My ex-wife and I are staying in touch for the kids. (Eski karım ve ben çocuklar için iletişimi kesmiyoruz.) Ex-president gave a speech which criticizes…