oral (sıfat – isim)

  1. Ağız, ağızdan söylenen, sözel
  • When Andy gets sick, his doctor always gives him oral medicine because he is afraid of syringe.

(Andy hasta olduğunda doktoru ona ağız yoluyla alınan ilaçlar veriyor çünkü o iğneden çok korkuyor.)

  • My uncle is an orthodontist. His job is to ensure the oral health of people.

(Amcam bir ortodontisttir. Onun işi insanların ağız sağlığını sağlamaktır.)

  1. Şifahi, sözlü yapılan, sözel
  • Frank made an oral agreement and now he hasn’t got any signed document.

(Frank sözlü bir anlaşma yaptığı için elinde şu anda imzalı hiçbir belge yok.)

  • I had an oral exam last week and the result is not good at all.

(Geçen hafta bir sözlü sınav oldum ve sonuç hiç iyi değil.)

Oral Sıfatının Diğer Sözcüklerle Oluşturduğu Yapılar

  • Give an oral report: Tekmil vermek
  • Oral presentation: Sözlü takdim
  • Oral hearing: Sözlü duruşma
  • Oral communication: Sözlü iletişim
  • Oral contract: Şifahi sözleşme

Oral Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler

  • Verbal
  • Vocal
  • Word-of-mouth