sunshine (isim) Gün, günışığı, güneş ışığı The sun came up and sunshine looked so bright and felt so warm that it was enough to wake us all.(Güneş doğdu ve günışığı çok parlak göründü ve çok sıcak hissettirdi ki hepimizi uyandırmaya yetti.) Let’s make a camp this weekend because I want to watch to feel the sunshine when sun born.(Hadi bu hafta sonu kamp yapalım çünkü güneş doğduğunda güneş ışığını hissetmek istiyorum.) The solar panels of…

Have ve has, ”sahip olmak” fiilinin farklı biçimleridir. Aynı kelimeden gelseler de kullanım şekillerinde küçük farklılıklar vardır. Have I, you, we they ile kullanırken has ise he, she it ile kullanılmaktadır. https://youtu.be/gzUwK3XV3BA Kelime anlamı olarak have ve has pek çok anlama gelmektedir. Sahip olmak, içermek ve kullanmak have ve has kelimelerinin sahip olduğu anlamlar arasındadır. Have ve has barındırdığı anlama göre farklı kullanımlara da sahiptir. Sahiplik Anlamında Have ve Has Kullanımı Aşağıdaki şekillerde kullanılan have…

accept (fiil) Kabul etmek, almak She is accepting gifts because today is her birthday. (O hediyeler alıyor çünkü bugün onun doğum günü.) The company has accepted to pay all of the expenses of this trip. (Şirket bu yolculuğun bütün masraflarını karşılamayı kabul etti.) After six months of unemployment, I have no other choices besides accepting this job offer. (6 aylık işsizlikten sonra bu iş teklifini kabul etmekten başka seçeneğim yok.) Kabullenmek, hazmetmek I was alienated…

Akıcı İngilizce Konuşmaya Hazır Mısın? 3 Ayda İngilizce Öğren!
57 SAATTE AKICI İNGİLİZCE