go (fiil)

  1. Gitmek, haraket etmek, seyahat etmek
  • Be careful and don’t go fast.

(Dikkatli ol ve hızlı gitme.)

  • I offered to go with Stacy to the cinema.

(Stacy’le sinemaya gitmeyi teklif ettim.)

  • We go to Paris every year.

(Her sene Paris’e seyahat ederiz.)

  1. Ölmek
  • Everybody wants to go peacefully in their sleep.

(Herkes uykusunda huzurla ölmek ister.)

  1. Uzanmak (bir yerden bir yere)
  • This road goes to Ankara.

(Bu yol Ankara’ya uzanıyor.)

  1. Olmak
  • I am afraid that one day I will go bald.

(Bir gün kel kalacağım diye korkuyorum.)

  1. Ses çıkarmak
  • I think I heard the phone go.

(Sanırım telefonun ses çıkardığını/çaldığını duydum.)

go (isim)

  1. Teşebbüs, deneyim
  • I have never done this before but I will give it a go.

(Bunu daha önce hiç yapmadım ama bir deneyeceğim.)

Not: Türkçe’ye çevirilişi fiil şeklinde olsa da, aslında buradaki “a go” bir isimdir.

Go Fiilinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Fiiller

  • Go crazy: Delirmek
  • Go worse: Kötüleşmek
  • Go on: Devam etmek
  • Go through: Yoklamak

Go Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler

  • To move
  • To travel
  • To leave
  • Attempt
  • Try