invalid (sıfat) Geçersiz, yararsız, hasta, malul, sakat Don’t treat me like an invalid or a child, I am a grown man.(Bana sakat ya da çocuk muamelesi yapma, ben yetişkin bir adamım.) The municipal council election was declared invalid.(Belediye meclisi seçimi geçersiz ilan edildi.) This passport seems invalid, please renew your passport.(Bu pasaport geçersiz görünüyor, lütfen pasaportunuzu yenileyin.) I can’t play football or basketball, my legs are invalid, please help me!(Futbol veya basketbol oynayamam, bacaklarım sakat,…

nirvana (isim) Nirvana, hırslardan arınılarak ulaşılan salt mutluluk Last year I went to Nepal for reaching Nirvana with other Buddhist monks. (Geçen yaz diğer Budist rahiplerle birlikte Nirvana’ya ulaşmak için Nepal’e gittim.) Probably he reached the Nirvana because when I talk to him I saw the Dalai Lama in front of me. (Muhtemelen o Nirvana’ya ulaşmıştı çünkü onunla konuşurken karşımda Dalai Lama’yı gördüm.) I heard Buddhist monks eat only rice mush for months in order…

Data Türkçe ne demek? data (isim) veri, girdi The data we collected from the researches on Mars has enlightened us so much that we do know some basic clues about living on Mars.(Mars’taki araştırmalardan topladığımız veriler bizi o kadar aydınlattı ki Mars’ta yaşam hakkında basit ipuçlarını biliyoruz.) bilgi Many computers have the ability to process the data they collect.(Çoğu bilgisayarın topladıkları bilgiyi işleme yeteneği vardır.)He was a mute person with funny face.(O, komik yüzlü sessiz…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

Kasım Fırsatı Başladı! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!
Kasım Fırsatı Başladı! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!