remove (fiil) Kaldırmak, sökmek, çıkarmak Dylan removed his jacket and put it on the couch. (Dylan ceketini çıkartıp koltuğa koydu.) You should carefully remove your bandage. (Sargını yavaşça çıkarmalısın.) She yelled him to remove his hand. (Elini kaldırması için bağırdı.) Ortadan kaldırmak, sona erdirmek Please clean the kitchen after you remove the plants. (Lütfen bitkileri ortadan kaldırdıktan sonra mutfağı temizle.) The show was removed after last night’s episode. (Dün geceki bölümden sonra dizi sona erdirildi.)…

Export Türkçe ne demek? export (isim) ihracat, ihraç, dışsatım Thanks to the export from China in ancient times, we were able to use gunpowder in our weapons.(Antik çağlarda Çin’den ihracat sayesinde, silahlarımızda barut kullanabildik.) export (fiil) ihraç etmek, dışsatım yapmak Turkey generally exports agricultural products due to its having fertile lands.(Türkiye verimli toprakları olması sebebiyle genellikle tarım ürünleri ihraç eder.) Student: What does export means?(Öğrenci: Export ne demek?)Teacher: Export means to sell abroad.(Öğretmen: Export dışa…

over (zarf) Üstüne, üzerine, üzerinde, üzerinden, aşkın, fazla There were over 500 participants at this year’s meeting. (Bu yılki toplantıda 500’ü aşkın katılımcı vardı.) My father jumped over the fence to enter the house. (Babam eve girmek için çitlerin üzerinden atladı.) Üst üste, art arda, sürekli Alice called me over and over tonight. (Alice bu gece beni defalarca kez aradı.) Öbür tarafında, karşı yakasında My sister lives just over the river. (Kız kardeşim nehrin karşı…