sad (sıfat)
- Üzgün, kederli, mahzun, üzüntülü, gamlı
- After I heard what she tells me, i feel sad.
(Bana anlattıklarını duyduktan sonra üzüldüm.)
- The last song I listened on the concert made me sad.
(Konserde dinlediğim son şarkı beni üzdü.)
- Student: What is the meaning of sad?
(Öğrenci: Sad ne demek?)
Teacher: Sad means depressed.
(Öğretmen: Sad mahzun demektir.)
- Keder verici, üzücü, hazin
- Princess Diana’s car accident was a sad incident.
(Prenses Diana’nın araba kazası keder verici bir olaydı.)
I don’t like to watch sad films, they make me cry.
(Üzücü filmleri izlemeyi sevmiyorum, beni ağlatıyorlar.)
- Donuk (renk), (renk) koyu
- Look at the color of his car, isn’t it so sad?
(Arabasının rengine bak, çok donuk değil mi?)
- All the dark colors looks so sad to me.
(Tüm koyu renkler bana çok donuk gözüküyor.)
Sad Sıfatının Diğer Sözcüklerle Kullanımında Yaptığı Fiiller
- Become sad: Üzülmek (fiil)
- Feel sad: Üzülmek, hüzünlenmek (fiil)
- Be sad: Üzgün olmak, mutsuz olmak (fiil)
- Look sad: Üzgün görünmek (fiil)
- Get sad: Üzülmek (fiil)
Sad Sıfatının Diğer Sözcüklerle Kullanımında Yaptığı İsimler
- Sad day: Üzücü gün (isim)
- Sad truth: Üzücü gerçek (isim)
- Sad ending: Üzücü son (isim)
- Sad-colored: İç karartıcı renk tonlarına sahip (isim)
Sad Ne Demek? Sad Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- Bad
- Brokenhearted
- Down
- Glum
- Melancholy
- Miserable