look (fiil)
- Bakmak, aramak
- Let’s go and look at the ducks by the pond.
(Hadi gidip göletin kıyısındaki kurbağalara bakalım.)
- I was looking for you everywhere!
(Her yerde seni arıyordum!)
- Görünmek
- I think you look so beautiful in that dress.
(Bence o elbise içinde çok güzel görünüyorsun.)
- He is trying to look brave but you can see tears in his eyes.
(Cesur görünmeye çalışıyor ama gözlerindeki yaşları görebiliyorsun.
- Beklemek, ümit etmek
- I am looking forward to hearing from you.
(Cevabını bekliyorum.)
- I am looking to go on vacation next summer.
(Gelecek yaz tatile gitmeyi ümit ediyorum.)
look (isim)
- Görünüş, bakış, ifade
- Blake had a scary look in his face.
(Blake’in yüzünde korkunç bir ifade vardı.)
- I don’t like the look of that skirt on you.
(O eteğin senin üzerindeki görünüşünü sevmedim.)
Look Fiilinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Fiiller
- Look forward to: Dört gözle beklemek
- Look after: Göz kulak olmak
- Look around: Bakınmak
- Look down one’s nose at: Hor görmek
Look Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- To glance
- To gaze
- To seek
- To consider
- Appearance
- Expression