live (fiil)

  1. Yaşamak, ikamet etmek, ömür geçirmek, naklen, zinde
  • They live in a two-story, blue-colored detached house.

(Onlar iki katlı, mavi renkte olan müstakil bir evde yaşıyorlar.)

  • Did you know that tortoises can live up to 200 years old?

(Kara kaplumbağalarının 200 yaşına kadar yaşayabildiklerini biliyor muydun?)

live (sıfat)

  1. Canlı, canlı yayın
  • It is necessary to be extremely careful in live animal markets due to the risk of infectious diseases.

(Canlı hayvan pazarlarında bulaşıcı hastalık riski nedeni ile son derece dikkatli olmak gerekir.)

  • TV channels were broadcasting the derby live.

 (TV kanalları derbiyi canlı yayınlıyordu.)

  • I took online live lessons to improve my English and Spanish.

(İngilizcemi ve İspanyolcamı geliştirmek için online canlı dersler aldım.)

Live Fiilinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Yapılar

  • Live through: Görüp geçirmek, tecrübeli olmak  
  • Live up to: Ulaşmak, erişmek
  • Live it up: Vur patlasın çal oynasın eğlenmek
  • Live through: Zorluklara rağmen başarmak
  • Live on: Yaşamını idame ettirmek
  • A live broadcast: Naklen yayın, canlı yayın

Live Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler

  • Reside
  • Lodge
  • Stay
  • Breathing
  • Active
  • Electrified
  • Power