go (fiil)
- Gitmek, haraket etmek, seyahat etmek
- Be careful and don’t go fast.
(Dikkatli ol ve hızlı gitme.)
- I offered to go with Stacy to the cinema.
(Stacy’le sinemaya gitmeyi teklif ettim.)
- We go to Paris every year.
(Her sene Paris’e seyahat ederiz.)
- Ölmek
- Everybody wants to go peacefully in their sleep.
(Herkes uykusunda huzurla ölmek ister.)
- Uzanmak (bir yerden bir yere)
- This road goes to Ankara.
(Bu yol Ankara’ya uzanıyor.)
- Olmak
- I am afraid that one day I will go bald.
(Bir gün kel kalacağım diye korkuyorum.)
- Ses çıkarmak
- I think I heard the phone go.
(Sanırım telefonun ses çıkardığını/çaldığını duydum.)
go (isim)
- Teşebbüs, deneyim
- I have never done this before but I will give it a go.
(Bunu daha önce hiç yapmadım ama bir deneyeceğim.)
Not: Türkçe’ye çevirilişi fiil şeklinde olsa da, aslında buradaki “a go” bir isimdir.
Go Fiilinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Fiiller
- Go crazy: Delirmek
- Go worse: Kötüleşmek
- Go on: Devam etmek
- Go through: Yoklamak
Go Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- To move
- To travel
- To leave
- Attempt
- Try