senorita (isim) Bayan, genç, kadın Senorita Martin goes to her woman meetings. (Bayan Martin, kadınlar toplantısına gidiyor.) What do you want Senorita? (Ne yapmak istersiniz bayan?) Today is a big day. The Senoritas will make a big decision for their future. (Bugün büyük gün. Kadınlar kendi gelecekleri için büyük bir karar alacaklar.) Could you give me your name Senorita? (İsminizi söyler misiniz hanımefendi?) Genç kadın, bekar Do you have a plan for tomorrow? Senoritas will…

crush (fiil) Kıracak ya da şekline zarar verecek kadar bastırmak, ezmek, izdiham yaratmak To get the oil out you will have to crush the seeds. (Yağı çıkarmak için tohumları ezmen gerekecek.) The giant shark crushed the boat and cut it in half. (Dev köpek balığı, tekneyi ezdi ve ortadan ikiye böldü.) crusher (isim) Ezici, kırıcı, parçalayıcı, öğütücü Let’s throw the garbage into the crusher. (Çöpleri öğütücüye atalım.) crushed (sıfat) Ezilmiş, ezik, parçalanmış, bastırılmış Women shouldn’t…

sweet (sıfat) Tatlı There is no one who does not love her because she is a sweet person, she loves her very much.(Onu sevmeyen kimse yok çünkü o tatlı bir insan, herkes onu çok seviyor.) Everyone should have a sweet and friendly people in their life because such people make you feel good.(Herkesin hayatında tatlı ve güler yüzlü insanlar olmalı çünkü böyle insanlar kendinizi iyi hissetmenizi sağlıyor.) Student: What is the meaning of sweet?(Öğrenci: Sweet…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

Kasım Fırsatı Başladı! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!
Kasım Fırsatı Başladı! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!