low (sıfat) Alçak, az, düşük, alt, ucuz She bought this skirt at a low price. (O bu eteği düşük bir fiyata satın aldı.) This chair is too low for her. (Bu sandalye onun için çok alçak.) I saw this computer at the mall. The price tag was not low. (Bu bilgisayarı alışveriş merkezinde gördüm. Fiyat etiketi düşük değildi.) Zayıf, güçsüz, kısa The battery is low that’s why the laptop doesn’t work. (Batarya zayıf bu yüzden…

the (edat) Kendinden sonra gelen ismin belirli bir isim olduğunu ya da daha öncesinde bahsedilmiş bir isim olduğunu belirtmek için kullanılır. I have a cat. The cat’s name is Melanie. (Benim bir kedim var. Kedinin ismi Melanie.) Kendinden sonra gelen ismin emsalsiz ya da grubunun özel bir üyesi olduğunu belirtmek için kullanılır. Donald J. Trump, the President of United States of America. (Donald Trump, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı.) Doğal fenomenlerin başına ya da yönlerin başına…

sorry (sıfat) Üzgün, pişman, üzüntülü I am very sorry to hear that you are moving to Boston. (Boston’a taşındığını duyduğuma üzüldüm.) She was very sorry about her grandfather’s funeral. (O, büyükbabasının cenazesinden dolayı çok üzgündü.) Peter failed the exam, I am sorry about his result. (Peter sınavdan geçemedi, onun sınav sonuçlarına üzüldüm.) İzin isteme, ricada bulunma Sorry, may I enter the class? (Pardon, sınıfa girebilir miyim?) Sorry, can you give me tissue? (Kusura bakmayın, bana…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

Kasım Fırsatı Başladı! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!
Kasım Fırsatı Başladı! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!