work (fiil)

  1. Çalışmak, meslek icra etmek
  • He works in TOFAS car factory in Bursa.

(O, Bursa’da bulunan TOFAŞ araba fabrikasında çalışıyor.)

  • She works as an engineer in the iron steel industry

(O, demir çelik endüstrisinde mühendis olarak çalışıyor.)

  1. İş yapmak, uğraşmak
  • My grandfather worked all day in his farm.

(Büyükbabam bütün gün boyunca tarlasında çalışmış.)

  • Working with plants and flowers is very hard but also very relaxing.

(Bitkilerle çalışmak oldukça zor ve bir o kadar da rahatlatıcıdır.)

  1. İşe yaramak, çalışır vaziyette bulunmak
  • I hope this presentation will work.

(Umarım bu sunum işe yarar.)

  • The dishwasher doesn’t work very smooth.

(Bulaşık makinesi çok düzgün çalışmıyor.)

work (isim)

  1. İş
  • You did a great work my friend.

(Harika bir iş çıkardın dostum.)

  • This work is my biggest dream in the world.

(Bu iş benim en büyük hayalim.)

  1. Yapıt, eser
  • Result of hours of effort was a marvelous work.

(Saatler süren emeğin sonucu muhteşem bir eser oldu.)

Work Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler

  • Composition
  • Act
  • Perform
  • Serve
Akıcı İngilizce Konuşmaya Hazır Mısın? 3 Ayda İngilizce Öğren!
57 SAATTE AKICI İNGİLİZCE