public (isim)

  1. Halk
  • She insisted that she did everything she can for the public.
    (Halk için elinden gelen her şeyi yaptığı konusunda ısrar etti.)
  • Before making a decision, the government should ask the public first.
    (Bir karar vermeden önce, hükümet ilk önce halka sormalıdır.)

public (fiil)

  1. Kamu, umumi, halk, halka açık
  • Jessica’s biggest dream is to establish a public library one day.
    (Jessica’nın en büyük hayali, bir gün bir halk kütüphanesi kurmaktır.)
  • I am not sure if I can have a job in a public office.
    (Bir kamu dairesinde iş bulabileceğimden emin değilim.)

Public Kelimesinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Yapılar

  • Make public: Açıklamak
  • Public toilet: Umimi tuvalet
  • Public order: Asayiş
  • Raise the awareness of public: Halkı bilinçlendirmek
  • Make public: Halka açık hale getirmek
  • Go out in public: İnsan içine çıkmak

Public Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler

  • People
  • Citizens
  • Subjects
  • Known
  • Popular
  • Common
  • Universal
  • Fedaral