public (isim)
- Halk
- She insisted that she did everything she can for the public.
(Halk için elinden gelen her şeyi yaptığı konusunda ısrar etti.) - Before making a decision, the government should ask the public first.
(Bir karar vermeden önce, hükümet ilk önce halka sormalıdır.)
public (fiil)
- Kamu, umumi, halk, halka açık
- Jessica’s biggest dream is to establish a public library one day.
(Jessica’nın en büyük hayali, bir gün bir halk kütüphanesi kurmaktır.) - I am not sure if I can have a job in a public office.
(Bir kamu dairesinde iş bulabileceğimden emin değilim.)
Public Kelimesinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Yapılar
- Make public: Açıklamak
- Public toilet: Umimi tuvalet
- Public order: Asayiş
- Raise the awareness of public: Halkı bilinçlendirmek
- Make public: Halka açık hale getirmek
- Go out in public: İnsan içine çıkmak
Public Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- People
- Citizens
- Subjects
- Known
- Popular
- Common
- Universal
- Fedaral