premium (isim)
- İkramiye, prim
- Health care premiums have increased this year but it still isn’t enough.
(Sağlık hizmetleri primleri bu yıl arttı ama yine de yeterli değil.)
- We can pay a premium for the best location for our new hotel.
(Yeni otelimiz için en iyi konuma ikramiye ödeyebiliriz.)
premium (sıfat)
- Yüksek kaliteli, ayrıcalıklı
- Astrid prefers to drink premium coffee.
(Astrid yüksek kaliteli kahve içmeyi tercih ediyor.)
- Jake is a premium member of our society.
(Jake, toplumumuzun ayrıcalıklı bir üyesidir.)
Premium Kelimesinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Yapılar
- Put a premium on: Teşvik etmek
- Be at a premium: Tutulmak
- Sell at a premium: Kar getirmek
- Pay premium: İkramiye dağıtmak
- Insurance premium: Sigorta primi
- Monthly premium: Aylık prim
- Premium products: Kaliteli ürünler
- At a premium: Altın değerinde
Premium Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- Insurance charge
- Additional payment
- Superior
- High-end
- Exclusive
- Luxurious
- Extra
- Bonus