Twin Ne Demek? Twin Kelimesi Türkçe Anlamları Unicorn Ne Demek? Unicorn Kelimesi Türkçe Anlamları Upgrade Ne Demek? Upgrade  Kelimesi Türkçe Anlamları This Ne Demek? This Kelimesi Türkçe Anlamları Swordsman Ne Demek? Swordsman Kelimesi Türkçe Anlamları Sponsor Ne Demek? Sponsor Kelimesi Türkçe Anlamları

İngilizce meyveler tıpkı ingilizce sebzeler gibi çok sık ihtiyaç duymayacağımız ancak bilmemiz gereken kelime gruplarından birisidir. Meyveler tohum ve çiçek içerir ve olgunlaştıktan sonra çiğ olarak yenebilirler. Dünya genelinde en popüler ve lezzetli meyvelerden bazıları ananas, muz, mango ve papaya gibi tropikal meyvelerdir. İngilizce Meyveler ve Türkçe Karşılıkları Apple: ElmaApricot: KayısıAvacado: AvakadoBanana: MuzBlackberry: BöğürtlenBlueberry: YabanmersiniCherry: KirazCoconut: Hindistan CeviziFig: İncirGrape: ÜzümGrapefruit: GreyfurtKiwi: KiviLemon: LimonLime: Misket LimonuMandarin: MandalinaMango: MangoMelon: KavunNectarine: NektarinOrange: PortakalPapaya: PapayaPassion fruit: Tutku meyvesiPeach: ŞeftaliPear:…

İngilizcede genellikle ilk öğrenilen kelimelerin başında İngilizce hayvan isimleri gelir. Bu sayfada A’dan Z’ye İngilizce hayvanlar, okunuşları ve Türkçe karşılıkları ile birlikte verilmiştir. Hayvanlar kendi içlerinde bir çok kategoriye ayrılırlar. İngilizce Hayvan Türleri Mammals (memeliler): Gençlik dönemine kadar anne sütü ile beslenen kürklü veya tüylü hayvanlar.Örnek: rabbit (tavşan), dog (köpek), fox (tilki), bear (ayı)Birds (kuşlar): Kanatlı ve tüylü hayvanlar.Örnek: Turkey (hindi), parrot (papağan)Reptiles (sürüngenler): Bu hayvanlar sert veya pul pul vücutlu, yumurtlayarak üreyen ve soğuk kanlıdırlar.Örnek: Snake (yılan), turtle…

Believe Türkçe ne demek? believe (fiil) inanmak, kanmak, inancı olmak, yemek, sanmak, zannetmek If you don’t believe my excuse, then listen the voicemail that I lefted at your machine 2 days ago.(Mazeretime inanmıyorsan, 2 gün önce çağrı cihazına bıraktığım sesli mesajı dinle.) When you truly believe something, there are no difficulties and glitches that can stop you.(Bir şeye gerçekten inandığınızda, sizi durdurabilecek zorluklar ve aksaklıklar yoktur.) I really believed the lie that he went on…