daddy (isim) Baba, babacığım I don’t know why I thought that everything would be okay when daddy came. (Babam geldiğinde neden her şeyin yoluna gireceğini düşündüğümü bilmiyorum.) Daddy says I look just like mommy. (Babacığım tıpkı anneciğime benzediğimi söylüyor.) Lessie needs to ask for permission from her daddy before going out. (Lessie’nin dışarı çıkmadan önce babasından izin istemesi gerekir.) The little girl was crying because her daddy went to job. (Küçük kız, babası işe gittiği…

nope (zarf) Hayır (konuşma dilinde) Nope, it’s none of my concern. (Hayır, bu benim sorunum değil.) “Are you going out?” Jacob asked. Jennifer answered, “Nope.”. (Jacob, “Dışarı mı çıkıyorsun?” diye sordu. Jessica, “Hayır” diye cevapladı.) Nope, it’s not right. (Hayır, bu doğru değil.) When I asked him if he finished the book, he answered “Nope.”. (Ona kitabı bitirip bitirmediğini sorduğumda “Hayır.” diye cevapladı.) Nope, I can’t go to movies with you. (Hayır, seninle sinemaya gidemem.)…

intro (isim) Giriş, intro, tanıtım When the intro music started playing, everyone in the hall started to look at the screen. (Giriş müziği çalmaya başladığında salondaki herkes ekrana bakmaya başladı.) I love the intro of this TV series, I watch it whenever I see it. (Bu dizinin tanıtımını çok seviyorum, her gördüğümde izliyorum.) The original intro was a bit boring but with the plan changes it became quite funny. (Orijinal intro biraz sıkıcıydı ancak yapılan…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

SON GÜN! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!
SON GÜN! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!