like (fiil) Hoşlanmak, sevmek Footbal is the only thing that I like in this life. (Futbol bu hayatta sevdiğim tek şeydir.) I like eating junk foods while watching movies and TV series. (Dizi veya film izlerken abur cubur yemek hoşuna gidiyor.) This flower doesn’t like too much water so don’t water it too often. (Bu çiçek çok suyu sevmez bu yüzden onu çok sık sulamazsan iyi olur.) İstemek (would ile birlikte kullanıldığında) Would you like…

Believe Türkçe ne demek? believe (fiil) inanmak, kanmak, inancı olmak, yemek, sanmak, zannetmek If you don’t believe my excuse, then listen the voicemail that I lefted at your machine 2 days ago.(Mazeretime inanmıyorsan, 2 gün önce çağrı cihazına bıraktığım sesli mesajı dinle.) When you truly believe something, there are no difficulties and glitches that can stop you.(Bir şeye gerçekten inandığınızda, sizi durdurabilecek zorluklar ve aksaklıklar yoktur.) I really believed the lie that he went on…

İngilizce kelimeler ve anlamları günlük yaşantımız esnasında en çok kullanılan kelimeler ile birlikte sık sık karşımıza çıkmaktadır. Yeni bir dil öğrenirken kelime dağarcığımızı geliştirmemiz gerekir. İngilizce dilinde bir milyon civarında ingilizce kelime olduğu bilinmektedir. Ancak gerek konuşma dilinde gerekse edebi ve akademik dilde sıkça kullanılan kelime sayısı birkaç bini geçmemektedir. Bu sayfada yer alan ilk bin kelime ise yaklaşık olarak basılı materyallerdeki kelimeler toplamının %80’ini oluşturuyor. Günlük konuşma dilinde ise kitap, dergi ve gazete gibi basılı…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

Kasım Fırsatı Başladı! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!
Kasım Fırsatı Başladı! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!