old (sıfat/fiil/isim) Eski, yaşlı, ihtiyar Alice’s parents are very old and kind people.(Alice’in anne ve babası oldukça yaşlı ve kibar insanlar.) I donated my old shoes to charity, I hope it goes to someone in need.(Eski ayakkabılarımı hayır kurumuna bağışladım, umarım ihtiyacı olan birine gider.) The professor was touched because she remembered the old times.(Profesör, eski günleri hatırladığı için duygulandı.) Old people should be carefull about Covid-19, Coronavirus is effect them badly according to younger.(Yaşlı…

restore (fiil) Yenileştirmek, restore etmek, onarmak, yerine koymak After the fire that damage Notre Dame Cathedral significantly, the French government started a charity campaign to restore the building.(Notre Dame Katedraline ciddi zarar veren yangından sonra Fransız hükümeti binayı restore etmek amacıyla bir yardım kampanyası başlattı.) Last night you broke her heart badly so if you want to be forgiven, you have to restore her feelings.(Dün gece onun kalbini fena bir şekilde kırdın bu yüzden affedilmek…

trend (isim) Akım, moda Hot colours is the new trend in fashion. (Sıcak renkler şimdi yeni moda.) The new trends in public health had shown up after the pandemic. (Pandemiden sonra halk sağlığı alanında yeni akımlar ortaya çıkmaya başladı.) Posting childhood photos became a new trend in social media. (Çocukluk fotoğraflarını paylaşmak sosyal medyada yeni bir trend haline geldi.) Yönelim, meyil The trend of the valley reach out toward the coastline. (Vadinin yönelimi sahil şeridine…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

Hemen E-posta Adresini Gir, 3 Ücretsiz Deneme İngilizce Dersini Hemen Al!
3 Ücretsiz İngilizce Deneme Dersi Hediye!