snob (isim, sıfat) Züppe, burnu havada kimse, snop She was living in a snob neighboorhood for a long time, she decided to move.(Uzun zamandır züppe bir mahallede yaşıyordu, taşınmaya karar verdi.) He always thinks that being a snob is a cool thing.(O her zaman burnu havada olmanın havalı bir şey olduğunu sanır.) The way their family act is so snob.(Onların ailesinin davranış tarzı çok burnu havada.) Jim tells he hates snob people. But his best…

art (isim) Sanat, beceri, maharet, ustalık He is an art professor at Boston University(O, Boston Üniversitesi’nde sanat profesörüdür.) My father’s art collection is unique and very valuable.(Babamın sanat koleksiyonu eşsiz ve çok değerlidir.) Nobody understood Van Gogh’s art in his time, but he is now one of the most famous painters in the world.(Van Gogh’un sanatını kendi döneminde kimse anlamamıştı, ancak o artık dünyanın en ünlü ressamlarından biri.) Student: What is the meaning of art?(Öğrenci:…

Happy Türkçe ne demek? happy (sıfat) Mutlu, sevinçli, çakırkeyif, kutlu, sevindirici, bahtiyar, şad, mesut, iyi The whole family hopes you two will be happy together for many years.(Bütün aile, ikinizin uzun yıllar birlikte mutlu olmanızı umuyor.) It made us all very happy to see Mr Smith among us today.(Bay Smith’i bugün aramızda görmek hepimizi çok mutlu etti.) Maybe she wasn’t happy with the way her parents lived.(Belki de ailesinin yaşama biçiminden memnun değildi) To be…

Akıcı İngilizce Konuşmaya Hazır Mısın? 3 Ayda İngilizce Öğren!
57 SAATTE AKICI İNGİLİZCE