say (fiil) Söylemek, demek, söz sahibi olmak, söz etmek / sözel olarak bahsetmek The patient knocked the door. “Come in” the doctor said. (Hasta kapıyı çaldı. Doktor “içeri girin” dedi.) He has said nothing about his meeting. (Toplantısından hiç bahsetmedi.) I just want to say how pleased I am to be here. (Burda olmaktan ne kadar mutlu olduğumu söylemek istiyorum.) One thing you have to say about Americans: they love drama. (Amerikalılar hakkında söylemen gereken…

fury (isim) Hiddet, öfke Please stay calm my friend, this fury will harm you and me in a very bad way. (Lütfen sakin ol dostum, bu hiddet sana ve bana çok kötü bir şekilde zarar verecek) Fury can make you do very bad things and probably you will regret after you calm down. (Öfke sana çok kötü şeyler yaptırabilir ve muhtemelen sakinleşince pişman olursun.) “Fury” is my favorite film and in this movie, there is…

İngilizce öğrenme noktasında dil öğrencilerinin en çok problem yaşadığı alan kelimelerin yazılış ve okunuşlarını öğrenmektir. Zira İngilizce kelimelerin okunuşu yazılışından, yazılışı okunuşundan farklıdır. Buna karşılık ortografik (yazıldığı gibi okunan) bir dil olan Türkçede ufak ses ve vurgu değişiklikleri haricinde her şey alfabeye uygundur. Örneğin “t” harfi “tekerleme” kelimesinde de “satır” kelimesinde de aynı sesi verir. “e” harfi “ver” kelimesinde ve “el” kelimesinde aynı şekilde okunur, fakat incelik-kalınlık farkı vardır. Peki anadili Türkçe olan biri, yazılışı…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

SON GÜN! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!
SON GÜN! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!