always (zarf) Hep, her zaman, daima My mom has always taken care of us. (Annem hep bize baktı.) I always pictured myself living away from the city. (Kendimi her zaman şehirden uzakta yaşarken hayal ettim.) Jack’s grandmother said to him “Be always honest.”. (Jack’in babaannesi, ona “Her zaman dürüst ol.” dedi.) Is this place always like this? (Bu mekan her zaman böyle midir?) Amy always liked living on the edge. (Amy hep sınırlarda yaşamayı sevdi.)…

book (fiil) Ayırtmak, rezervasyon yaptırmak I booked a dinner for both of us at the best restaurant in the city. (Şehrin en iyi restoranında ikimiz için bir akşam yemeği rezervasyonu yaptırdım.) I booked that shoe I wanted 3 months ago. (İstediğim o ayakkabıyı 3 ay önce ayırttım.) book (isim) Kitap, defter Clair is excitedly reading her new book in her room, I think it’s a page-turner. (Clair odasında heyecanla yeni kitabını okuyor, sanırım kitap çok…

Evet arkadaşlar bugün sizlere İngilizce’nin temel taşlarından birisi olan Simple Past Tense yani Türkçedeki geçmiş zamanı anlatacağız. Simple Past Tense İngilizce öğrenmek isteyenlerin mutlaka çok iyi bilmesi gereken konulardan birisidir. Çünkü geçmiş zamanla ilgili konuşmaların nerdeyse hepsinde Simple Past Tense’i kullanırız. Bu konuyu öğrenmek için belirli başlı kuralları kafanızda oturtmanız gerekir. Bu kurallara dikkat ettiğiniz sürece İngilizce geçmiş zamanı iyice kavrayıp doğru cümleler kurabilirsiniz. Şimdi Simple Past Tense konu anlatımını örnekler vererek açıklayalım. Kuralları tek…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

SON GÜN! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!
SON GÜN! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!