feed (fiil)

  1. Beslemek
  • After the death of my uncle, I feed the six chickens and five roosters in our coop.

(Kümesimizdeki 6 tavuk ve 5 horozu, amcamın ölümünden sonra ben besliyorum.)

  • My mother says I have to feed my dog until the breakfast is ready.

(Annem kahvaltı hazır olana kadar köpeğimi beslemem gerektiğini söylüyor.)

  • Everyone says that music feeds the soul, I didn’t think like that at first, but as I listened to music and found that music was good for my soul, I started to agree.

(Herkes müziğin ruhu beslediğini söylüyor, ilk başta böyle düşünmemiştim fakat müzik dinleyip müziğin ruhuma iyi geldiğini görünce kabul etmeye başladım.)

  1. Geçindirmek
  • After my wife’s pregnancy, I’m the only one to feed my family.

(Eşimin hamileliğinden sonra ailemi geçindiren bir tek ben kaldım.)

  • It’s very difficult to feed a family in these days.

(Bugünlerde bir aileyi geçindirmek çok zor.)

Feed Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler

  • Board
  • Cater
  • Provision
  • Victual
  • Deliver
  • Furnish
  • Give
  • Hand
  • Hand over
  • Provide
  • Supply