outdoor (sıfat)

  1. Açıkhava, dış mekan
  • My Geography teacher said that we will make the class outdoors tommorow morning because we will look into rocks.

(Coğrafya öğretmenim yarın sabah dersi açık havada yapacağımızı söyledi çünkü yarın kayalara bakacağız.)

  • It is very nice to see that you choose an outdoor restaurant for our third anniversary.

(Üçüncü yıl dönümümüz için açıkhava bir restoran seçimi yaptığını görmek oldukça güzel.)

  • During this quarantine period, I missed the outdoors very very much and I realized how lucky we actually were to be able to go outside.

(Bu karantina döneminde açık havayı çok çok özledim ve dışarıya çıkabildiğimiz için aslında ne kadar şanslı olduğumuzu anladım.)

  • I learned that my cousin’s wedding will be an outdoor event so I need to buy a dress for that place.

(Kuzenimim düğününün açık havada olacağını öğrendim bu yüzden oraya uygun bir elbise almam gerekiyor.)

Outdoor Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler

  • Alfresco
  • Open-air
  • Out-of-door