live (fiil)
- Yaşamak, ikamet etmek, ömür geçirmek, naklen, zinde
- They live in a two-story, blue-colored detached house.
(Onlar iki katlı, mavi renkte olan müstakil bir evde yaşıyorlar.)
- Did you know that tortoises can live up to 200 years old?
(Kara kaplumbağalarının 200 yaşına kadar yaşayabildiklerini biliyor muydun?)
live (sıfat)
- Canlı, canlı yayın
- It is necessary to be extremely careful in live animal markets due to the risk of infectious diseases.
(Canlı hayvan pazarlarında bulaşıcı hastalık riski nedeni ile son derece dikkatli olmak gerekir.)
- TV channels were broadcasting the derby live.
(TV kanalları derbiyi canlı yayınlıyordu.)
- I took online live lessons to improve my English and Spanish.
(İngilizcemi ve İspanyolcamı geliştirmek için online canlı dersler aldım.)
Live Fiilinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Yapılar
- Live through: Görüp geçirmek, tecrübeli olmak
- Live up to: Ulaşmak, erişmek
- Live it up: Vur patlasın çal oynasın eğlenmek
- Live through: Zorluklara rağmen başarmak
- Live on: Yaşamını idame ettirmek
- A live broadcast: Naklen yayın, canlı yayın
Live Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- Reside
- Lodge
- Stay
- Breathing
- Active
- Electrified
- Power