like (fiil)

  1. Hoşlanmak, sevmek
  • Footbal is the only thing that I like in this life.

(Futbol bu hayatta sevdiğim tek şeydir.)

  • I like eating junk foods while watching movies and TV series.

(Dizi veya film izlerken abur cubur yemek hoşuna gidiyor.)

  • This flower doesn’t like too much water so don’t water it too often.

(Bu çiçek çok suyu sevmez bu yüzden onu çok sık sulamazsan iyi olur.)

  1. İstemek (would ile birlikte kullanıldığında)
  • Would you like some tea, or coffee sir ?

(Çay mı istersiniz yoksa kahve mi istersiniz efendim?)

  • I would like a pizza please.

(Bir pizza alayım lütfen.)

like (sıfat)

  1. Benzemek
  • He looks just like my grandfather.

(O tıpkı benim büyükbabama benziyor.)

  • I was wondering who she looked like.

(Onun kime benzediğini merak ediyordum.)

Like Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler

  • Adore
  • Delight
  • Dig
  • Enjoy
  • Fancy
  • Groove
  • Love
  • Relish
  • Revel
  • Welcome
  • Covet
  • Crave
  • Desire
  • Die
  • Hanker
  • Wish
  • Yearn
Akıcı İngilizce Konuşmaya Hazır Mısın? 3 Ayda İngilizce Öğren!
57 SAATTE AKICI İNGİLİZCE