left (sıfat)
- Sol
Bir kişinin ya da nesnenin kuzeye bakarken batıda olan bir şeyin üzerinde, ona doğru ya da onunla ilgili bir şeyi ifade etmesidir.
- His left arm was broken.
(Onun sol kolu kırılmıştı.)
Radikal, reformcu veya sosyalist görüşleri destekleyen bir kişi veya grupla ilgili de kullanılabilmektedir.
- He was very interested in left politics.
(Sol siyaset ile oldukça ilgilenen bir insandı.)
- Bırakılan, bırakılmış, kalmış
- Is there any milk left in the refrigerator?
(Buzdolabında hiç süt kaldı mı?)
left (isim)
- Sol
- Ayrıca bir şeyin sağda veya solda olduğunu belirtirken isim haliyle de kullanılabilir
- You have to turn left to go to the bakery.
(Fırına / pastaneye gitmek için sola dönmelisin.)
- Buna ek olarak radikal, reformcu veya sosyalist görüşleri destekleyen bir grup veya parti için kullanırken de isim halindedir
- The left is taking firm steps towards becoming an opposition party.
(Sol, muhalefet parti olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.)
left (fiil)
- Leave fiilinin geçmiş zaman hali, bırakmak, geride kalmasına neden olmak
- My father left some money on the table.
(Babam masanın üzerinde biraz para bıraktı.)
Left Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- Sıfat (politika): Left wing, Leftism, Liberalism
- Fiil (geride kalmasına neden olmak): Abandoned, deserted, forsook, marooned, quit, quitted, stranded
- Fiil (kendi isteği ile bir şeyi başkasına vermek): Bequeathed, willed
- Fiil (pes etmek, bırakmak): Bagged, chucked, quit, quitted, resigned, retired, stepped aside, stepped down
- Fiil (izin vermek): Authorized, commissioned, empowered, licensed, approved, endorsed, sanctioned, freed, liberated, released, catered, gave in, humored, indulged