in (zarf)
- İçeri, içinde, iç, dahili
- Henry insisted I go in and drink a cup of coffee, I couldn’t say no to him.
(Henry içeri girip bir fincan kahve içmem için ısrar etti, ona hayır diyemedim.)
- My friend Andy and Martin couldn’t believe their eyes when they saw what was going on in the house.
(Arkadaşım Andy ve Martin içeride neler olduğunu gördüklerinde gözlerine inanamadılar.)
- In their house, every day was like a carnival.
(Onların evinin içi her gün karnaval varmış gibiydi.)
In Zarfının Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Yapılar
- Tuck in: Sokmak
- Put in order: Sıraya koymak
- Be stuck in: Mahsur kalmak
- Get in: (Arabaya) Binmek
- Get in somebody’s hair: Rahat bırakmamak
- Built-in: Gömme
- In person: Bizzat
- In advance: Peşin
In Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- Inside
- Within
- In the middle of
- Indoors
- During
- In the course of