in (zarf)

  1. İçeri, içinde, iç, dahili
  • Henry insisted I go in and drink a cup of coffee, I couldn’t say no to him.

(Henry içeri girip bir fincan kahve içmem için ısrar etti, ona hayır diyemedim.)

  • My friend Andy and Martin couldn’t believe their eyes when they saw what was going on in the house.

(Arkadaşım Andy ve Martin içeride neler olduğunu gördüklerinde gözlerine inanamadılar.)

  • In their house, every day was like a carnival.

(Onların evinin içi her gün karnaval varmış gibiydi.)

In Zarfının Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Yapılar

  • Tuck in: Sokmak
  • Put in order: Sıraya koymak
  • Be stuck in: Mahsur kalmak
  • Get in: (Arabaya) Binmek
  • Get in somebody’s hair: Rahat bırakmamak
  • Built-in: Gömme
  • In person: Bizzat
  • In advance: Peşin

In Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler

  • Inside
  • Within
  • In the middle of
  • Indoors
  • During
  • In the course of