heat (isim)
- Sıcaklık, ısı, hararet
- Julia passed out because of the heat.
(Julia sıcaktan bayıldı.)
- She likes summer but she hates the summer heat.
(O yazı sever ama yaz sıcağından nefret eder.)
- Miranda is trying to sleep for 3 hours but she can’t sleep because of heat.
(Miranda üç saattir uyumaya çalışıyor ama sıcaktan uyuyamıyor.)
- Student: What is the meaning of heat?
(Öğrenci: Heat ne demek?)
Teacher: Heat means warm.
(Öğretmen: Heat sıcaklık demektir.)
- Ateş, tav
- Stop adding more wood to the heat.
(Ateşe daha fazla odun eklemeyi bırak.)
- If you keep playing with heat, you will burn the house.
(Ateşle oynamaya devam edersen evi yakacaksın.)
heat (fiil)
- Isıtmak, kızdırmak
- My husband hates to eat dinner cold, he always wants me to heat them up.
(Kocam, yemekleri soğuk yemekten nefret eder; onları her zaman ısıtmamı ister.)
- Heat the olive oil and add the tomatoes.
(Zeytinyağını ısıtın ve domatesleri ekleyin.)
- Jessie is heating up a piece of pizza in the microwave.
(Jessie, mikrodalgada bir dilim pizza ısıtıyor.)
Heat Ne Demek? Heat Kelimesi İle Eş Anlamlı Olan Kelimeler
- Warm
- Tempature temperature
- Warmth
- Hotness
- Fever
- Fervor
- Glow
- Fire
- Passion
- Fervency