feed (fiil)
- Beslemek
- After the death of my uncle, I feed the six chickens and five roosters in our coop.
(Kümesimizdeki 6 tavuk ve 5 horozu, amcamın ölümünden sonra ben besliyorum.)
- My mother says I have to feed my dog until the breakfast is ready.
(Annem kahvaltı hazır olana kadar köpeğimi beslemem gerektiğini söylüyor.)
- Everyone says that music feeds the soul, I didn’t think like that at first, but as I listened to music and found that music was good for my soul, I started to agree.
(Herkes müziğin ruhu beslediğini söylüyor, ilk başta böyle düşünmemiştim fakat müzik dinleyip müziğin ruhuma iyi geldiğini görünce kabul etmeye başladım.)
- Geçindirmek
- After my wife’s pregnancy, I’m the only one to feed my family.
(Eşimin hamileliğinden sonra ailemi geçindiren bir tek ben kaldım.)
- It’s very difficult to feed a family in these days.
(Bugünlerde bir aileyi geçindirmek çok zor.)
Feed Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- Board
- Cater
- Provision
- Victual
- Deliver
- Furnish
- Give
- Hand
- Hand over
- Provide
- Supply