draw (fiil)
- Çizmek
- She draws very beautiful paintings.
(O çok güzel tablolar çiziyor.)
- An architect draws building plans.
(Bir mimar bina planları çizer.)
- Çekmek (nesneyi)
- Draw the table from behind the wall.
(Masayı duvarın arkasından çek.)
- Çekmek (cezbetmek)
- Male sparrows sing in order to draw the female ones.
(Erkek serçeler, dişileri kendilerine çekmek için öterler.)
- Çekmek (mekana)
- The World Cup will draw thousands of tourists to France.
(Dünya Kupası, Fransa’ya binlerce turist çekecek.)
draw (isim)
- Çekme
- The cowboys were very quick on the draw.
(Kovboylar silah çekmede çok hızlıdır.)
- Beraberlik (spor müsabakaları)
- UEFA Super Cup match’s full time ended in a draw.
(UEFA Süper Kupa maçının doksan dakikası beraberlikle sonuçlandı.)
- In draws, each team scores one point.
(Beraberliklerde her takım bir puan alır.)
Draw için Eş Anlamlı Kelimeler
- Picture
- Drag
- Pull
- Hale
- Tow
- Paint
- Dead heat
- Tie
- Attract
- Sketch
- Heave
- Standoff