cross (fiil)

  1. Karşıya geçmek, keşişmek
  • Crossing the road is dangerous from here. Let’s see if there is a traffic light near.
    (Buradan yolun karşısına geçmek tehlikeli. Hadi, yakınlarda trafik ışığı var mı bakalım.)
  • Cross the cinema, then turn left.
    (Sinemadan karşıya geç, daha sonra sola dön.)
  • Student: What is the meaning of cross?
    (Öğrenci: Cross ne demek?)
  • Teacher: Cross means to travel across.
    (Öğretmen: Cross karşıya geçmek demektir. )

cross (isim)

  1. Çarmıh, haç
  • Josephine always wears a gold cross necklace around her neck.
    (Josephine boynuna her zaman altından bir haç kolye takar.)
  • We all made the sign of the cross before we prayed.
    (Dua etmeden önce hepimiz haç işareti yaptık.)
  • Jesus Christ lost his life on the Cross.
    (İsa Mesih çarmıhta hayatını kaybetti.)
  1. Çarpı
  • There was a big red cross on the door.
    (Kapıda büyük bir kırmızı çarpı vardı.)
  • If you have done the homework, put a cross next to your name on the list.
    (Ödevi yaptıysanız, listedeki adınızın yanına bir çarpı işareti koyun.)

Cross Kelimesinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Yapılar

  • Cross-examine: Çaprazlama sorgulamak
  • Be cross: Küsmek
  • Cross the line: Sınırı aşmak
  • Be cross: Sinirlenmek
  • Cross off: Adını listeden çıkarmak
  • Cross swords with: İle kavga etmek

Cross Ne Demek? Cross Kelimesi ile Benzer Anlamlı Kelimeler

  • Travel across
  • Make one’s way across
  • Crucifix
  • Rood

Cross Ne Demek? Cross Kelimesi ile Zıt Anlamlı Kelimeler

Akıcı İngilizce Konuşmaya Hazır Mısın? 3 Ayda İngilizce Öğren!
57 SAATTE AKICI İNGİLİZCE