back (zarf)

  1. Geri (koymak, dönmek), tekrar
  • I woke up because of a nightmare, and I couldn’t get back to sleep.
    (Bir kabus yüzünden uyandım ve uykuya geri dönemedim.)
  • Did you put my sweater back in my wardrobe?
    (Süveterimi gardırobuma geri koydun mu?)
  1. Karşılığında, karşılık olarak
  • When Jonathan hit me, I hit him back.
    (Jonathan bana vurduğunda, karşılık olarak ben de vurdum.)
  1. Geri durmak
  • This zone is dangerous. Keep back!
    (Bu bölge tehlikeli. Geride durun!)

back (isim)

  1. Arka, arka taraf
  • You can find dad’s old books at the back of the library.
    (Babanın eski kitaplarını kütüphanenin arkasında bulabilirsin.)
  1. Sırt
  • Jennie has a terrible backache.
    (Jennie’nin korkunç bir sırt ağrısı var.)

back (fiil)

  1. Geri geri gitmek (sürmek)
  • While she was backing the car into the garage, she hit the door.
    (Arabayı garaja geri geri sürerken, kapıya çarptı.)

Back Kelimesinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Yapılar

  • Take back: Geri almak
  • Draw back: Geri çekilmek
  • Come back: Dönmek
  • Pay someone back: İntikam almak

Back Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler

  • Rear
  • End
  • Away
  • Reverse