back (zarf)
- Geri (koymak, dönmek), tekrar
- I woke up because of a nightmare, and I couldn’t get back to sleep.
(Bir kabus yüzünden uyandım ve uykuya geri dönemedim.)
- Did you put my sweater back in my wardrobe?
(Süveterimi gardırobuma geri koydun mu?)
- Karşılığında, karşılık olarak
- When Jonathan hit me, I hit him back.
(Jonathan bana vurduğunda, karşılık olarak ben de vurdum.)
- Geri durmak
- This zone is dangerous. Keep back!
(Bu bölge tehlikeli. Geride durun!)
back (isim)
- Arka, arka taraf
- You can find dad’s old books at the back of the library.
(Babanın eski kitaplarını kütüphanenin arkasında bulabilirsin.)
- Sırt
- Jennie has a terrible backache.
(Jennie’nin korkunç bir sırt ağrısı var.)
back (fiil)
- Geri geri gitmek (sürmek)
- While she was backing the car into the garage, she hit the door.
(Arabayı garaja geri geri sürerken, kapıya çarptı.)
Back Kelimesinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Yapılar
- Take back: Geri almak
- Draw back: Geri çekilmek
- Come back: Dönmek
- Pay someone back: İntikam almak
Back Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- Rear
- End
- Away
- Reverse