trap (isim/fiil) Kapan, tuzak, set çekmek, aldatmak, pusuya düşürmek, ağız, oyuna getirmek, sifon, darağacı We set up traps in various parts of the house to catch mice.(Fare yakalamak için evin çeşitli yerlerine kapan kurduk.) The reason they went bankrupt was because they were stuck in a huge debt trap.(Onların iflas etmiş olmalarının sebebi büyük bir borç batağına saplanmış olmalarıydı.) That boy was so smart he had a mind sharp as a steel trap.(O çocuk o…
Etiket