say (fiil)
- Söylemek, demek, söz sahibi olmak, söz etmek / sözel olarak bahsetmek
- The patient knocked the door. “Come in” the doctor said.
(Hasta kapıyı çaldı. Doktor “içeri girin” dedi.)
- He has said nothing about his meeting.
(Toplantısından hiç bahsetmedi.)
- I just want to say how pleased I am to be here.
(Burda olmaktan ne kadar mutlu olduğumu söylemek istiyorum.)
- One thing you have to say about Americans: they love drama.
(Amerikalılar hakkında söylemen gereken tek şey: dramayı seviyor olmaları.)
- Yazılı metinde bahsetmek / belirtmek
- She wrote to say she wanted to meet me in London.
(Benimle Londra’da buluşmak istediğini yazılı olarak belirtmiş.)
say (deyim)
- That is To Say: Daha net ifade etmek gerekirse.
- The Romans left Britain in 410 AD – that is to say, England was under Roman rule for nearly 500 years.
(Romalılar Britanya’yı M.S. 410’da terk ettiler. Daha net ifade etmek gerekirse İngiltere yaklaşık 500 yıl Roma yönetiminde kalmıştır.)
Say Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- Tell
- Declare
- Announce
- Mention
- Affirm
- Give
- Voice
- Maintain
- Pronounce
- Speak
- Remark
- Utter
- Answer
- Respond