left (sıfat) Sol Bir kişinin ya da nesnenin kuzeye bakarken batıda olan bir şeyin üzerinde, ona doğru ya da onunla ilgili bir şeyi ifade etmesidir. His left arm was broken. (Onun sol kolu kırılmıştı.) Radikal, reformcu veya sosyalist görüşleri destekleyen bir kişi veya grupla ilgili de kullanılabilmektedir. He was very interested in left politics. (Sol siyaset ile oldukça ilgilenen bir insandı.) Bırakılan, bırakılmış, kalmış Is there any milk left in the refrigerator? (Buzdolabında hiç süt…

nice (sıfat) Sevimli, güzel, hoş She looks so nice with her new hairstyle.(Yeni saç tarzıyla çok hoş görünüyor.) The movie we watched last night was really nice.(Dün gece izlediğimiz film gerçekten güzeldi.) Nazik, kibar, latif The way he act was very nice to her.(Ona davranış şekli gerçekten çok kibardı.) It was very nice of him to drive you home.(Onu eve bırakması çok kibardı.) Student: What is the meaning of nice?(Öğrenci: Nice ne demek?)Teacher: Nice means…

sit (fiil) Oturmak, tünemek, donmak, bulunmak Even though people are not aware of it, most of their days pass by sitting.(İnsanlar farkında olmasalar da günlerinin çoğu oturarak geçer.) The ornamental pool in the garden has become the place where birds sits daily.(Bahçedeki süs havuzu kuşların her gün oturduğu yer haline geldi.) What I will tell is long and detailed, sit down and listen to me.(Anlatacağım şey uzun ve ayrıntılı, oturun ve beni dinleyin.) The teacher…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

Hemen E-posta Adresini Gir, 3 Ücretsiz Deneme İngilizce Dersini Hemen Al!
3 Ücretsiz İngilizce Deneme Dersi Hediye!