trap (isim/fiil) Kapan, tuzak, set çekmek, aldatmak, pusuya düşürmek, ağız, oyuna getirmek, sifon, darağacı We set up traps in various parts of the house to catch mice.(Fare yakalamak için evin çeşitli yerlerine kapan kurduk.) The reason they went bankrupt was because they were stuck in a huge debt trap.(Onların iflas etmiş olmalarının sebebi büyük bir borç batağına saplanmış olmalarıydı.) That boy was so smart he had a mind sharp as a steel trap.(O çocuk o…

vip (isim) Çok önemli kimse, büyük şahsiyet I felt like a VIP because of the high quality service. (Yüksek hizmet kalitesi yüzünden kendimi VIP gibi hissettim.) We couldn’t go there because it is the VIP entrance. (Oradan gidemedik çünkü orası VIP girişi idi.) A SEAL team has landed in Afghanistan for a VIP rescue mission. (Bir SEAL takımı VIP kurtarma görevi için Afganistan’a indi.) A VIP convoy has just passed us and it blocked the…

Akıcı İngilizce Konuşmaya Hazır Mısın? 3 Ayda İngilizce Öğren!
57 SAATTE AKICI İNGİLİZCE