will (isim/fiil/zarf) Vasiyet, irade, dilemek, emretmek, kastetmek, amaç, husumet This summer we will go on vacation to Cabau for 3 weeks.(Bu yaz 3 haftalığına Cabau’ya tatile gideceğiz.) If something like this happens again, this time I will be there for you.(Yine böyle bir şey olursa, bu sefer senin yanında olacağım.) This is our father’s will, I recommend that we fulfill his last desires.(Bu babamızın vasiyeti, onun son arzularını yerine getirmemizi tavsiye ederim.) You have always…

Playboy Türkçe ne demek? playboy (isim) Zampara, Çapkın She was dating a rich American playboy who was seeing two other women at the same time.(Aynı anda iki kadınla görüşen zengin bir Amerikalı zamapara ile birlikteydi.) Legendary actor Roger Moore stars as debonair playboy Simon Templar in the series that made him an international star.(Efsanevi oyuncu Roger Moore, kendisini uluslararası bir yıldız yapan dizide güler yüzlü zampara Simon Templar’ı canlandırıyor.) Their lives are forever changed when…

flow (isim) Akış, cereyan, akım, akıntı The flow of energy between two sides was obvious. (İki taraf arasındaki enerji akışı açıkça görülebiliyordu.) When we left the party, we sat by the river until the water flow stopped. (Partiden çıktıktan sonra su akıntısı durana kadar nehrin yanında oturduk.) It is very difficult to try to swim against the flow. (Akıntıya karşı yüzmeye çalışmak çok zordur.) flow (fiil) Akmak, akmaya başlamak When I saw her, my tears…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

SON GÜN! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!
SON GÜN! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!