really (zarf) Gerçekten, hakikaten, cidden I went to the hospital and it was really crowded. Public health is not good at all. (Hastaneye gittim ve gerçekten kalabalıktı. Halk sağlığı hiç iyi durumda değil.) I made a turkey sandwich yesterday with an avocado and sweet onion sauce and it was really delicious. (Dün avokado ve tatlı soğan sosuyla bir hindili sandviç yaptım ve hakikaten çok lezzetli oldu.) The girl I met in the librarywas really pretty…

fail (fiil) Başarısız olmak, başarısızlığa uğramak, becerememek Unfortunately, I have failed in this project because of the language barrier. (Maalesef dil bariyerinden dolayı bu projede başarısız oldum.) It seems to me she will fail in this class unless she works hard. (Bana öyle geliyor ki eğer çok çalışmazsa bu derste başarısızlığa uğrayacak.) We have to get to a gas station as soon as possible because we will fail to reach it after a few of…

stay (fiil) Kalmak, durmak We talked about meeting time and place but at the end of the day, I stayed for hours in meeting point.(Buluşma saati ve buluşma yeri hakkında konuştuk ancak günün sonunda buluşma yerinde saatlerce durdum.) I have to go to home because my mom called me. You stay here for a while and I will be back as soon as possible.(Annem çağırdığı için eve geri dönmem gerekiyor. Sen bir süre burada kal…

Akıcı İngilizce Konuşmaya Hazır Mısın? 3 Ayda İngilizce Öğren!
57 SAATTE AKICI İNGİLİZCE