on (edat)

  1. Üstünde
  • I forgot my homework on my desk. Can I go to the clasroom and bring it to you?

(Ödevimi sıramın üzerinde unutmuşum. Gidip onu size getirebilir miyim?

  • This blackmail will stick on you, we have to do something about that immediately.

(Bu iftira senin üzerine yapışacak, hemen bunun için bir şeyler yapmalıyız.)

  1. İle, beraber, yardımıyla, birlikte
  • They went to the island on the ferry.

(Feribot ile adaya gittiler.)

  • My brother goes to school on foot.

(Erkek kardeşim okula yürüyerek gider.)

  1. -de
  • Keep going straight and turn left at the first intersection then you can see the ocean on your left!

(Düz gitmeye devam et ve ilk kavşaktan sağa dön, böylece okyanusu solunda göreceksin.)

  • I have watched a program about teenagers on TV.

(Televizyonda, gençlerle alakalı bir program izlemiştim.)

on (zarf)

  1. Bu yana, beri
  • They have worked with us from that day on.

(O günden bu yana bizimle çalıştılar.)

on (sıfat)

  1. Açık, hazır, devrede,
  • The stadium’s lights are on, there must be a training.

(Stadyumun ışıkları açık, bir antrenman yapılıyor olmalı.)

  • All cameras were on, but I can’t see a recording of the murder day right now.

(Tüm kameralar açıktı fakat cinayet gününe ait bir kayıt göremiyorum şu anda.)

On Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler

  • Upon
  • Above
  • With
  • By
  • In
  • At
  • Since
  • Open
  • Ready
  • Over
Akıcı İngilizce Konuşmaya Hazır Mısın? 3 Ayda İngilizce Öğren!
57 SAATTE AKICI İNGİLİZCE