Fresh Türkçe ne demek?

fresh (sıfat)

  1. taze
  • The restaurant uses only really fresh ingredients in all of its dishes.
    (Restoran bütün yemeklerinde gerçekten sadece taze malzemeler kullanıyor.)
  • The scents of fresh bread and some sort of meat cooking nearly nailed her to the ground as she rounded the corner.
    (Köşeyi dönerken taze ekmek kokuları ve pişirilen bir çeşit et onu neredeyse yere çakıyordu.)
  • Of course, she could call Connie, but Yancey’s conversation on the phone was fresh in her memory.
    (Elbette Connie’yi arayabilirdi ama Yancey’nin telefondaki konuşması hafızasında tazeydi.)
  • She flipped open the notebook and buried her nose between the pages, breathing the fresh paper smell.
    (Defteri açtı ve burnunu sayfalar arasına gömerek taze kağıt kokusunu soludu.)
  • Student: What does fresh means?
    (Öğrenci: Fresh ne demek?)
  • Teacher: Fresh means brand-new.
    (Öğretmen: Fresh taze demektir.)
  1. küstah
  • If you are fresh with the art teacher, she’ll give you a detention immediately.
    (Eğer resim öğremenine karşı küstah davranırsanız, size derhal ceza verir.)
  • His fresh attitude was so rude.
    (Küstah tavrı çok kabaydı.)

Eş Anlamlı Kelimeler

  • brand-new
  • mint
  • pristine
  • span-new
  • virgin
  • virginal
  • arch
  • audacious
  • bold
  • brash
  • bold-faced
  • brash
  • brassbound
  • brassy
  • brazen
  • cheeky
  • cocksure
  • cocky
  • impertinent
  • impudent
  • insolent
  • nervy
  • sassy
  • saucy
  • wise

Zıt Anlamlı Kelimeler

  • meek
  • mousy
  • retiring
  • shy
  • timid
  • stale

Yorum Yaz

Akıcı İngilizce Konuşmaya Hazır Mısın? 3 Ayda İngilizce Öğren!
57 SAATTE AKICI İNGİLİZCE