Today Türkçe ne demek? today (isim/zarf) bugün, günümüz, bugüne ilişkin, zamane, içinde olduğumuz dönem When my fiancee’s exam passed awful today, I immediately went to support her.(Nişanlımın sınavı bugün kötü geçtiğinde, hemen ona destek olmaya gittim.) The value of today is always understood in the tomorrow.(Bugünün değeri her zaman yarın anlaşılır.)Today is the day that I felt happy.(Bugün mutlu hissettiğim gündür.) Today’s young people spend the best years of their youth with anxiety for the…
Survivor Türkçe ne demek? survivor (isim) hayatta kalan He is trying to survivor by living in a tent on an island and hunting.(Bir adada çadırda yaşayıp avlanarak hayatta kalmaya çalışıyor.) Survivor is a very tough competition that is won by the person who can struggle with hunger the most and is published every year.(Survivor, açlıkla en çok mücadele edebilen kişinin kazandığı ve her yıl yayınlanan çok çetin bir yarışmadır.)It is hard to be the last…
Suit Türkçe ne demek? suit (isim) dava Filed a suit against the company that had manufactured the faulty heater, claiming they were responsible for the fire.(Kusurlu ısıtıcıyı üreten şirkete yangının sorumlusu olduğu iddiasıyla dava açıldı.) Next morning I will go to the most important suit of my career so I have to go to bed and get up early.(Yarın sabah tüm kariyerimin en önemli davasına gideceğim yani uyuyup sabah erken kalkmak zorundayım.) takım elbise He…
Spot Türkçe ne demek? spot (isim/fiil) leke, benek, nokta, sivilce, reklam, peşin Did you saw my old bag? It was a green bag, with a red spot on it.(Eski çantamı gördün mü? Üzerinde kırmızı nokta olan yeşil bir çantaydı.) There is always a spot on my glasses and it drives me crazy.(Gözlüklerimde her zaman bir leke oluyor ve bu beni deli ediyor.) fark etmek, görmek, ayırt etmek, saçmak, atamak, yerini saptamak I spotted Carl came…
Soon Türkçe ne demek? soon (zarf) yakında, biraz sonra, kısa bir zaman içinde His eyes closed and he was soon fall asleep(Onun gözleri kapandı ve kısa bir zaman içinde uykuya daldı.) This daunted the enemy for a time, but the defenders were soon out of breath.(Bu düşmanı bir süreliğine de olsa sindirmişti fakat savunmacılar kısa bir zaman içinde bitkin düştü.) en kısa sürede, andan itibaren (as soon as) She had to get a car as…
Spell Türkçe ne demek? spell (isim/sıfat/fiil) Hecelemek, büyü, efsun, doğru yazmak, anlamına gelmek, imlasını yazmak This love spell lasts twenty four hours, but it definitely works.(Bu aşk büyüsü yirmi dört saat sürer ama kesinlikle işe yarar.) We were all overjoyed when my sister won the spelling contest in middle school.(Kız kardeşim ortaokulda heceleme yarışmasını kazanınca hepimiz çok sevinmiştik.) The spell was broken like a dropped mirror on a marble floor.(Büyü, mermer bir zemine düşen bir…