alone (sıfat)

  1. Yalnız, kimsesiz
  • I was alone in the dark street and it was very frightening.

(Karanlık sokakta tek başımaydım ve bu çok korkutucuydu.)

  • It’s sad to see him so alone in that crowded friend group.

(Onu o kalabalık arkadaş grubunda bu kadar yalnız görmek üzücü.)

  • You can sit because I don’t want to eat alone tonight.

(Oturabilirsin çünkü bu akşam yalnız yemek istemiyorum.)

  1. Rakipsiz
  • She was alone in the Statistics class in almost the entire university

(O, istatistik dersinde neredeyse bütün üniversitede rakipsizdir.)

  • Bayern München is alone in both Champions League and German Bundesliga.

(Bayern Münih hem Şampiyonlar Ligi’nde, hem de Alman Bundesliga’da rakipsizdir.)

  • In one day, I will be alone among all the chess players in the world.

(Bir gün, dünyadaki bütün satranç oyuncuları arasında rakipsiz olacağım.)

Alone Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler

  • Independently
  • Single-handed
  • Single-handedly
  • Singly
  • Solely
  • Unaided
  • Unassisted
  • Exclusively
  • Just
  • Only
  • Purely
  • Simply
  • Solely
Akıcı İngilizce Konuşmaya Hazır Mısın? 3 Ayda İngilizce Öğren!
57 SAATTE AKICI İNGİLİZCE