alone (sıfat)
- Yalnız, kimsesiz
- I was alone in the dark street and it was very frightening.
(Karanlık sokakta tek başımaydım ve bu çok korkutucuydu.)
- It’s sad to see him so alone in that crowded friend group.
(Onu o kalabalık arkadaş grubunda bu kadar yalnız görmek üzücü.)
- You can sit because I don’t want to eat alone tonight.
(Oturabilirsin çünkü bu akşam yalnız yemek istemiyorum.)
- Rakipsiz
- She was alone in the Statistics class in almost the entire university
(O, istatistik dersinde neredeyse bütün üniversitede rakipsizdir.)
- Bayern München is alone in both Champions League and German Bundesliga.
(Bayern Münih hem Şampiyonlar Ligi’nde, hem de Alman Bundesliga’da rakipsizdir.)
- In one day, I will be alone among all the chess players in the world.
(Bir gün, dünyadaki bütün satranç oyuncuları arasında rakipsiz olacağım.)
Alone Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- Independently
- Single-handed
- Single-handedly
- Singly
- Solely
- Unaided
- Unassisted
- Exclusively
- Just
- Only
- Purely
- Simply
- Solely