sunset (isim)
- Gün batımı, güneş batışı
- The sunset is looking wonderful at the top of that cliff.
(Gün batımı şu uçurumun tepesinde harika görünüyor.)
- We can finish our job because we have a couple of hours before the sunset.
(İşimizi bitirebiliriz çünkü güneşin batımına kadar birkaç saatimiz daha var.)
- I have never watched the sunset with any of my partners until today.
(Bugüne kadar hiçbir partnerimle gün batımını izlememiştim.)
- We are safe now until the sunset, then dangers will begin.
(Şu an gün batımına kadar güvendeyiz, sonrasında ise tehlikeler baş gösterecek.)
- Let’s have a dinner at Bosphorus because it looks breath taking during sunset.
(Hadi Boğaz’da bir akşam yemeği yiyelim çünkü orası gün batımında nefes kesici görünür.)
- We had to work from sunrise to sunset in order to finish this project.
(Bu projeyi bitirebilmek için gün doğumundan gün batımına kadar çalışmak durumunda kaldık.)
Sunset Kelimesi ile Eş Anlamlı Kelimeler
- Crepuscule
- Dusk
- Eve
- Evenfall
- Evening
- Eventide
- Gloaming
- Night
- Nightfall
- Sundown
- Twilight