null (sıfat)

  1. Hükümsüz, geçersiz
  • The contract was declared null.

(Sözleşme geçersiz ilan edildi.)

  • The elections should be null.

(Seçimler geçersiz olmalı.)

  1. İşe yaramaz, değersiz, önemsiz
  • This marriage was null for him.

(Bu evlilik onun için değersizdi.)

null (isim)

  1. Sıfır
  • No matter how many times we calculated, the result was always null.

(Kaç kere hesaplamamıza rağmen sonuç hep sıfırdı.)

null (fiil)

  1. Geçersiz kılmak, iptal etmek
  • After she learned her husband cheated on her, she decided to null their marriage.

(Kocasının onu aldattığını öğrendikten sonra, evliliklerini geçersiz kılmaya karar verdi.)

  • You don’t have any reasonable reason to null the agreement.

(Anlaşmayı iptal etmek için geçerli bir sebebin yok.)

Null için Eş Anlamlı Kelimeler

  • Invalid
  • Void
  • Cancelled
  • Empty
  • Blank

Null Kelimesinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Kelimeler

  • Null point: Sıfır noktası (isim)
  • Null hypothesis: Geçersiz hipotez (isim)
  • Null and void: Geçersiz, hükümsüz (sıfat)
  • Declare null and void: Geçersiz saymak (fiil)