Despite the horrors she witnessed, Anne Frank never lost her faith in people. (Tanık olduğu dehşetli olaylara rağmen, Anne Frank insanlığa karşı olan inancını hiçbir zaman kaybetmedi.)
The 1920s to 1950s renderings of what people thought the future would look like are full of things like personal jetpacks and flying cars. (1920li yıllardan 1950’li yıllara kadarki dönemde insanların geleceğin neye benzeyeceği ile ilgili yorumlar tamamen uçan arabalar veya kişisel sırt roketleri gibi şeylerden oluşmakta.)
At the moment Jacop was one of the most important people in Marie’s life. (Şu anda Jacop, Marie’nin hayatındaki en önemli insanlardan birisi.)
halk, avam
Tensions mounted until the people rose up in rebellion (Halk ayaklanıp bir isyan çıkarınca ya kadar gerilimler tırmanmaya devam etti.)
French Revolution is a rebellion of the people against the feudal and noble elites. (Fransız Devrimi, halkın feodal ve soylu elitlere karşı giriştiği bir isyandır.)
Student: What does people means? (Öğrenci: People ne demek?) Teacher: People means pleb . (Öğretmen: People halk demektir.)