draw (fiil) Çizmek She draws very beautiful paintings. (O çok güzel tablolar çiziyor.) An architect draws building plans. (Bir mimar bina planları çizer.) Çekmek (nesneyi) Draw the table from behind the wall. (Masayı duvarın arkasından çek.) Çekmek (cezbetmek) Male sparrows sing in order to draw the female ones. (Erkek serçeler, dişileri kendilerine çekmek için öterler.) Çekmek (mekana) The World Cup will draw thousands of tourists to France. (Dünya Kupası, Fransa’ya binlerce turist çekecek.) draw (isim)…

beat (fiil) Dövmek Once, when I was in college, I have beaten by ten men who have clubs. (Bir keresinde, üniversitedeyken ellerinde sopalar olan on tane adam tarafından dövüldüm.) Police took a man in custody because he beats his wife and his children brutally. (Polis bir adamı karısını ve çocuklarını vahşice dövdüğü için gözaltına aldı.) I am taking Kung Fu classes because I don’t want to beaten by anyone. (Kung Fu dersleri alıyorum çünkü kimsenin…

norm (isim) Kaide, düstur, kural Sometimes, some people’s life styles don’t fit with the society’s norms. (Bazen bazı insanların hayat tarzları toplumun kaidelerine uymaz.) Some Jewish, Christian and Muslim people have very strict norms. (Bazı Yahudi, Hristiyan ve Müslüman insanların oldukça katı kuralları vardır.) Journalism norms have been broken commonly in these days. (Gazetecilik kaideleri bugünlerde oldukça sıklıkla çiğneniyor.) The norms of this tribe are very interesting. (Bu kabilenin kuralları oldukça ilginç.) Standard, model Universal…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

Kasım Fırsatı Başladı! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!
Kasım Fırsatı Başladı! İngilizce Eğitimde NET %50 İNDİRİM!