sorry (sıfat) Üzgün, pişman, üzüntülü I am very sorry to hear that you are moving to Boston. (Boston’a taşındığını duyduğuma üzüldüm.) She was very sorry about her grandfather’s funeral. (O, büyükbabasının cenazesinden dolayı çok üzgündü.) Peter failed the exam, I am sorry about his result. (Peter sınavdan geçemedi, onun sınav sonuçlarına üzüldüm.) İzin isteme, ricada bulunma Sorry, may I enter the class? (Pardon, sınıfa girebilir miyim?) Sorry, can you give me tissue? (Kusura bakmayın, bana…

mean (fiil) Anlamına gelmek, demek istemek, ifade etmek, kastetmek What does ‘imperialism’ mean? (Emperyalizm ne anlama geliyor?) What is meant by the term ‘mental activity?) (Zihinsel aktivite terimi ile ne kastedilmektedir?) What do you mean? I mean dozens of people borrowed climbing boots. We can do it also. (Ne demek istiyorsun? Demek istediğim şu ki düzinelerce insan tırmanış botu kiraladı. Biz de yapabiliriz.) mean (isim) Kötü davranış, kaba, acımasız / zalim, çok harcamaktan kaçınan kişi,…

Fix Türkçe ne demek? fix (fiil) Düzeltmek, onarmak, tamir etmek, hile karıştırmak, şike yapmak I have been receiving reports that horse racing competitions were fixed.(At yarışı müsabakalarına hile karıştırıldığına dair raporlar alıyorum.) I don’t want it, if you really want it, go ahead and fix something.(İstemiyorum, eğer gerçekten istiyorsan, devam et ve bir şeyi düzelt.) You can’t fix a war that’s been on for hundreds of thousands of years.(Yüzbinlerce yıldır devam eden bir savaşı düzeltemezsiniz.)…

İngilizce Öğrenme Rehberiniz:
Güncel Yazılar, İpuçları ve Kaynaklar

Hemen E-posta Adresini Gir, 3 Ücretsiz Deneme İngilizce Dersini Hemen Al!
3 Ücretsiz İngilizce Deneme Dersi Hediye!