null (sıfat)
- Hükümsüz, geçersiz
- The contract was declared null.
(Sözleşme geçersiz ilan edildi.)
- The elections should be null.
(Seçimler geçersiz olmalı.)
- İşe yaramaz, değersiz, önemsiz
- This marriage was null for him.
(Bu evlilik onun için değersizdi.)
null (isim)
- Sıfır
- No matter how many times we calculated, the result was always null.
(Kaç kere hesaplamamıza rağmen sonuç hep sıfırdı.)
null (fiil)
- Geçersiz kılmak, iptal etmek
- After she learned her husband cheated on her, she decided to null their marriage.
(Kocasının onu aldattığını öğrendikten sonra, evliliklerini geçersiz kılmaya karar verdi.)
- You don’t have any reasonable reason to null the agreement.
(Anlaşmayı iptal etmek için geçerli bir sebebin yok.)
Null için Eş Anlamlı Kelimeler
- Invalid
- Void
- Cancelled
- Empty
- Blank
Null Kelimesinin Diğer Sözcüklerle Kullanılmasıyla Ortaya Çıkan Kelimeler
- Null point: Sıfır noktası (isim)
- Null hypothesis: Geçersiz hipotez (isim)
- Null and void: Geçersiz, hükümsüz (sıfat)
- Declare null and void: Geçersiz saymak (fiil)